osa1 github gitlab twitter cv rss

Mezun olmak - buna değer mi?

September 21, 2011 - Tagged as: tr.

Üniversiteye başlarsınız, istediğiniz bir bölümdesinizdir, artık ilgilendiğiniz bu alanla alakalı dersler alacaksınızdır, lisede, sorgusuz/sualsiz ezberlemeniz beklenen(o yaptığımız şeye öğrenmek diyemiyorum) sürü ders artık yok. Sadece sevdiğiniz şeyler. Değil mi?

Çok sevdiğim okulumda(burda not düşme ihtiyacı hissettim, bursluyum, tercih ettiğim sırada bir sürü alternatifim vardı yani, mecbur kalma durumu yok), 4 senelik lisans eğitiminde tam 6 dönem ikinci bir yabancı dil dersi almak zorundayız. Bu dersler(en azından benim aldığım), eğer altyapınız yoksa, ilk dönemden itibaren çalışmadan geçilebilecek dersler değil. Haftada 4 saat. Haftada birkaç saat ayırmazsanız kalacağınız garanti. Ve o birkaç saatte yapılacak daha iyi bir işiniz her zaman vardır(en azından benim için). Burda problem sadece zaman ayırma değil aslında, sevmediğiniz, istemediğiniz bir dersi 6 dönem almak zorunda olmanız. Düşündükçe fena oluyorum. Üzerine bir de İngilizce dersleri var, onlardan muaf olmasaydım delirirdim herhalde.

Diğer yandan, 4 dönem boyunca, 2 dönem Türkçe, 2 dönem inklap tarihi olmak üzere süper gerekli dersler almak zorunda kalırsınız. Bu derslere bir kere bile girmeseniz bile hocanız büyük ihtimalle sizi bırakmaz. Notlarınız da ~30 civarı olursa DD ile geçersiniz(ben yaptım ordan biliyorum). Not ortalamasını takmıyorsanız sorun değil. Ama siz takmasanız da, başkalarının(staj/iş/yüksek lisans vs.) takmayacağını bilemezsiniz. Not ortalamanıza bakan kişinin bu not ortalaması hangi derslerden oluşmuş haberi bile olmayacak.

Okulunuz büyük ihtimalle sizden mezun olana kadar teknik olmayan seçmeli bir ders almanızı da ister. İstemediğiniz bir ders daha. “Ben sadece bölümümden almak istiyorum, başka hiçbir şey bilmek istemiyorum, tüm sorumluluk bana ait” deme gibi bir şansınız yok. Mezun olamazsınız. Neyse ki seçecek bir sürü alternatifiniz vardır, ilginizi çeken başka birşey bulabilirsiniz. O kadar sorun olmaz. Ayrıca mezun olmak da çok önemli(özel bir üniversitede bursluysanız, okulu bırakmamanız için başka sebepler de olabilir, bazı şartlar falan, bu kısmı araştıracağım).

Bir de ne yapmaya çalıştığını anlamadığınız okulunuz sizden mezun olana kadar 2 endüstri, 1 işletme dersi almanızı ister(Mühendisler için olasılık ve istatistik, mühendislik ekonomisi, girişimcilik ve liderlik), işin tadı kaçar. Hocanız, sizin işinize yarayacak konuları seçmiştir, fakat hiçbir kitapda o konular düzenli olarak olmadığından, kendisi not falan hazırlar. Derse girmeyen siz, sınav vakti geldiğinde, çalışacak hiçbir şey bulamazsınız. Kitap bile yoktur ki?! Yüzlerce not arasından birşeyler çalışırsınız, notlarda hiçbir şekilde herhangi bir tanım yoktur, birşeyler kullanılır, hesaplar yapılır, ama herhangi bir terimin ne anlama geldiğini kesinlikle bilmezsiniz. CC ile geçersiniz(olasılık ve istatistik’de başıma geldi, ne öğrendin derseniz, Bx alan arkadaşlar bile hiçbir şey öğrenmediklerini söylüyorlar, dersin yarısını bilgisyar müh. öğrencileri zaten ayrık matematik dersinde görmüştü).

Yatay geçiş ile, daha iyi olduğunu(en azından müfredat açısından) düşündüğünüz bir üniversiteye geçmek isterseniz, sizin not ortalamanızdan çok uzak bir not ortalamasına sahip olmanız istenir. Halbuki ortak ders çok azdır. Yani, Japonca(ilk paragrafta bahsettiğim 2. zorunlu seçmeli yabancı dil) ve endüstri dersi olan olasılık ve istatistikden DD aldıysanız, bu not ortalamanızı düşürdüyse ve bu derse sahip olmayan/dersi bilgisayar mühendisliği müfredatına koymamış X üniversitesine girmek istediğinizde neden bu not ortalamasına bakılır ki? Gerekli derslere göre hesapla falan, akıllı mantıklı bir şey yap. WTF?!.

Böyle işte. Kendi durumumdan bahsettim biraz. 1 sene sonra ne halde olacağımı gerçekten çok merak ediyorum(şu ana kadar hiç merak etmemiştim). Şu sıralar kafam çok ciddi bir şekilde karışık.